II. Dünya Savaşında Nazilere karşı savaşarak 309 düşman askerini öldüren keskin nişancı bir kadın olan Lyudmila Pavlichenko'nun (1916-1974) hayat hikayesini konu alan bir biyografi filmi. Film, genç kadının 1937-1957 yılları arasındaki hayatını üniversite yıllarından itibaren, atış yeteneğinin keşfedilişini, eğitime alınışını, savaştaki günlerini, başarılarını, aşklarını ve dönemin Amerikan Başkanı Roosevelt'in eşi ile olan sıcak yakınlığını karışık kurgu ile bize aktarıyor. Sevastopol İçin Savaş
Not: 4 Ödül ve 13 Adaylık. Müzik: Evgueni Galperine
Çok güzel bir şekilde savaşın iç yüzünü ve de bu iç yüzde insanların iç dünyasını yansıtmışlar.Savaşın malesef nekadar kötü fakat kendi vatanını namusunu korumak için kaçınılmaz olduğunu,insanlık daima yaşıyor vede yaşatıyor.
2. Dünya Savaşı insanlık tarihinin en kanlı savaşıdır. 75 milyona yakın (o zaman ki dünya nüfusunun kırkta biri) insan hayatını kaybetmiştir.
Sovyetler Birliği 27.000.000 (gerçekte bu rakkam gizlenme politikası uygulandığından dolayı çok daha fazladır), Çin Halk Cumhuriyeti 20.000.000, Almanya 7.500.000, Polonya 6.000.000, Endonezya 4.000.00, Japonya 3.000.000, Hindistan 1.600.000, Yugoslavya 1.027.000, Hindiçin 1.000.000, Romanya 833.000, Macaristan 580.000, Fransa 567.600, İtalya 454.500,
2. Dünya Savaşı tarih kitaplarında komünizmle faşizmin mücadelesi gibi anlatılsa da asıl sebep dünya nüfusunun azaltılması projesidir.
ABD ve İngilizlerin kayıpları ise 100 bin civarındadır ve tamamına yakını askerlerdir. Diğer ülkelerde ise sivil kayıpları asker kayıplarının on katından fazladır. Almanya hemen herkesi zorla askere yazdırdığı için bu orana dahil değildir.
Savaş nereden bakarsanız bakın korkunçtur ve büyük dramları içinde yaşatır. Akla hayale gelmeyecek vahşilikler uygulanır. Örneğin;
Amerikan askerleri, Pasifik cephesindeki savaş boyunca öldürdükleri Japon askerlerin kafalarını keserek, vücutlarından birer hatıra aldı. Amerikan askerlerinin savaş sırasında gerçekleştirdiği iddia edilen bir başka acımasızlık ise kitlesel tecavüzdü. Savaştan sonra da bu eyleme on binlerce kadın üzerinde devam etmiştir. Asker olmayan silahsız halkı katletmekten çekinmediler. San Pietro’da 71’i İtalyan, 2’si Alman olmak üzere 73 insanı katleden askerler, tarihe Biscari Katliamı olarak geçen katliamı gerçekleştirdiler. Üç gün boyunca Almanya’nın Dresden kentine bomba yağdırdı. Kente toplamda 3,900 ton patlayıcı atan askerler, tahmini olarak 25,000 insanı katletti. Bundan bir ay kadar sonra ise ABD’nin Tokyo’ya attığı bombalarla 100,000 kişi yaşamını yitirdi. Savaşın sonlarında gerçekleştirilen Hiroşima ve Nagasaki atom bombaları saldırıları ise bilindiği üzere insanlık tarihinin en büyük utanç kaynaklarından birini oluşturuyor…
İşin ilginç yanı; savaştan hemen önce Stalin, Hitler ve Mussolini İsviçre’de aynı semtte birbirlerine çok yakın evlerde idiler. Ülkelerine aynı anda döndüler ve 2. Dünya Savaşı patlak verdi. Tarihin bu noktası aydınlanmadı.
Dünya nüfusunu azaltma projesi bölgesel katliamlarla kademe kademe zaten sürüyor ancak son vuruş 3. Dünya savaşı kapımızda. Bu defa mihenk noktada Türkiye’nin olacağı da kesin. Bombalar yağdığında sağ-sol, Alevi -Sünni, Türk – Kürt , şu parti – bu parti ayrımı yapmaz, nereye düşmüşse oradaki herkesi öldürür. Bu sebeple savaş baronlarına karşı bölünmeyelim, birleşelim inşallah.
İslama göre; Savaşın çıkmaması için elden geleni yapmalı ancak savaş kaçınılmaz olunca da savaşmaktan kaçmamalıdır. Sözlerimi bir Hadis-i Şerif naklederek bağlayayım.
Ebû İbrahim Abdullah İbni Ebû Evfâ radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, düşmanla karşılaştığı gazalardan birinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem güneş tepe noktasından batıya doğru meyledinceye kadar bekledi, sonra kalktı ve:
– “Ey müslümanlar! Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz; Allahtan âfiyet dileyiniz. Fakat düşmanla karşılaşınca da sabrediniz ve biliniz ki, cennet kılıçların gölgesi altındadır” buyurdu. Sonra Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua etti:
“Ey kitab’ı (Kur’an’ı) indiren, bulutları gökyüzünde gezdiren ve düşman saflarını darmadağın eden Allahım, şu düşmanı perişan et ve bizi onlara karşı muzaffer kıl!” Buhârî,Cihâd 112; Müslim, Cihâd 20
Çok güzel bir şekilde savaşın iç yüzünü ve de bu iç yüzde insanların iç dünyasını yansıtmışlar.Savaşın malesef nekadar kötü fakat kendi vatanını namusunu korumak için kaçınılmaz olduğunu,insanlık daima yaşıyor vede yaşatıyor.
2
0
Bilindik otobiyografi idare eder
0
0
ÇOK GÜZEL BİR FİLM..
0
0
Mukemmel
0
0
öyle savaş filmi beklemeyin.savaşın insanları ne duruma getirdiği konulu durağan bir film.
0
0
cok guzel
0
0
Tek guzell
0
0
Nefessiz ve tek soluk ile izlediğim bir filmdi , Teşekkürler Sn.Admin
0
0
Vakit kaybı bir flm bence
0
0
cok guzel bir film
0
0
çok güzel muhteşem bir filim kesinlik ile izlenilmesi lazım kız her komutana verıyor mk
0
0
2. Dünya Savaşı insanlık tarihinin en kanlı savaşıdır. 75 milyona yakın (o zaman ki dünya nüfusunun kırkta biri) insan hayatını kaybetmiştir.
Sovyetler Birliği 27.000.000 (gerçekte bu rakkam gizlenme politikası uygulandığından dolayı çok daha fazladır), Çin Halk Cumhuriyeti 20.000.000, Almanya 7.500.000, Polonya 6.000.000, Endonezya 4.000.00, Japonya 3.000.000, Hindistan 1.600.000, Yugoslavya 1.027.000, Hindiçin 1.000.000, Romanya 833.000, Macaristan 580.000, Fransa 567.600, İtalya 454.500,
2. Dünya Savaşı tarih kitaplarında komünizmle faşizmin mücadelesi gibi anlatılsa da asıl sebep dünya nüfusunun azaltılması projesidir.
ABD ve İngilizlerin kayıpları ise 100 bin civarındadır ve tamamına yakını askerlerdir. Diğer ülkelerde ise sivil kayıpları asker kayıplarının on katından fazladır. Almanya hemen herkesi zorla askere yazdırdığı için bu orana dahil değildir.
Savaş nereden bakarsanız bakın korkunçtur ve büyük dramları içinde yaşatır. Akla hayale gelmeyecek vahşilikler uygulanır. Örneğin;
Amerikan askerleri, Pasifik cephesindeki savaş boyunca öldürdükleri Japon askerlerin kafalarını keserek, vücutlarından birer hatıra aldı. Amerikan askerlerinin savaş sırasında gerçekleştirdiği iddia edilen bir başka acımasızlık ise kitlesel tecavüzdü. Savaştan sonra da bu eyleme on binlerce kadın üzerinde devam etmiştir. Asker olmayan silahsız halkı katletmekten çekinmediler. San Pietro’da 71’i İtalyan, 2’si Alman olmak üzere 73 insanı katleden askerler, tarihe Biscari Katliamı olarak geçen katliamı gerçekleştirdiler. Üç gün boyunca Almanya’nın Dresden kentine bomba yağdırdı. Kente toplamda 3,900 ton patlayıcı atan askerler, tahmini olarak 25,000 insanı katletti. Bundan bir ay kadar sonra ise ABD’nin Tokyo’ya attığı bombalarla 100,000 kişi yaşamını yitirdi. Savaşın sonlarında gerçekleştirilen Hiroşima ve Nagasaki atom bombaları saldırıları ise bilindiği üzere insanlık tarihinin en büyük utanç kaynaklarından birini oluşturuyor…
İşin ilginç yanı; savaştan hemen önce Stalin, Hitler ve Mussolini İsviçre’de aynı semtte birbirlerine çok yakın evlerde idiler. Ülkelerine aynı anda döndüler ve 2. Dünya Savaşı patlak verdi. Tarihin bu noktası aydınlanmadı.
Dünya nüfusunu azaltma projesi bölgesel katliamlarla kademe kademe zaten sürüyor ancak son vuruş 3. Dünya savaşı kapımızda. Bu defa mihenk noktada Türkiye’nin olacağı da kesin. Bombalar yağdığında sağ-sol, Alevi -Sünni, Türk – Kürt , şu parti – bu parti ayrımı yapmaz, nereye düşmüşse oradaki herkesi öldürür. Bu sebeple savaş baronlarına karşı bölünmeyelim, birleşelim inşallah.
İslama göre; Savaşın çıkmaması için elden geleni yapmalı ancak savaş kaçınılmaz olunca da savaşmaktan kaçmamalıdır. Sözlerimi bir Hadis-i Şerif naklederek bağlayayım.
Ebû İbrahim Abdullah İbni Ebû Evfâ radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, düşmanla karşılaştığı gazalardan birinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem güneş tepe noktasından batıya doğru meyledinceye kadar bekledi, sonra kalktı ve:
– “Ey müslümanlar! Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz; Allahtan âfiyet dileyiniz. Fakat düşmanla karşılaşınca da sabrediniz ve biliniz ki, cennet kılıçların gölgesi altındadır” buyurdu. Sonra Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua etti:
“Ey kitab’ı (Kur’an’ı) indiren, bulutları gökyüzünde gezdiren ve düşman saflarını darmadağın eden Allahım, şu düşmanı perişan et ve bizi onlara karşı muzaffer kıl!” Buhârî,Cihâd 112; Müslim, Cihâd 20
Saygılarımla.
1
0