Av – The Hunt
-
Filmlerin genellikle sonlarında sürprizle karşılaşırız. Bu filmin farkı ise sürekli ters köşe yapması. Sizi sürekli dalgalı denizde ilertiyor. Hangi oyuncuya inanıp güveneceğinize karar veremiyorsunuz. Tür olarak geçmişteki Hostel adlı film serisine benzediği için merakla bekliyordum. Konu benzer olunca zevk almak zor olmadı. Üstekli daha kapsamlı olmuş.
-
İnsan safarisini film olarak izledik, vahşeti içimiz kaldırmadı, değil mi?
Peki gerçek hayatta oldu mu? Oldu. Hem de pek çok kez. Örnek çok da, aklıma gelen birkaçını yazıvereyim.
1992 – 1995 yılları arasında, 120 bin Müslümanın katledildiğii 2 milyondan fazla insanın ülkesini terk etmek zorunda kaldığı Bosna Savaşı esnasında yaşandı mesela.
Avrupalı zenginler, Birleşmiş Milletler ve Sırp askerlerine büyük paralar ödeyerek, o topraklarda safariler düzenlediler. Ancak bu safarilerde hayvan avlanmıyordu.
Müslüman esirlere ormanlık alana kaçmalarını söylüyorlar, uzaklaşmaları için biraz süre veriyor, sonra da iz süren köpekleriyle peşlerine düşüyor, acımasızca öldürüyorlardı. Öldürdükleri Müslümanların başında fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmiyorlardı.
En yakın insan safarisi Yunanistan’da oldu. Sınırı geçen mültecileri avlamaya çıktı Yunanlılar. Mültecilerin geçiş arazilerinde pusuya yattılar ve pek çok mülteciyi katlettiler. Haberlerde çıktığı için internetten bulunabilir çok rahatlıkla.
Batılılar vahşidir. Avrupa’nın ipten kazıktan kaçmış serserileri Amerika’ya gittiklerinde, karşılarında, o toprakların asıl sahipleri barışçıl ve medeni yerlilerini, yani Kızılderilileri buldu. Tam 20 milyon Kızılderiliyi gözlerini kırpmadan öldürüp mallarına ve arazilerine kondular. Bugün Amerika’da sadece 2 milyon Kızılderili vardır. Yakın zamana kadar bu insanlar tellerle çevrili susuz bölgelerde yaşamaya mahkûm edilmişlerdi.
Avustralya’da da aynı durum oldu. İngilizler kıtaya ayak bastıklarında, kendilerini güler yüzle karşılayan yerli halk Aborjinleri katletmeye başladı. 300 bin Aborjin’in sayısını kısa sürede 45 bine düşürdüler.
Ya Afrikada yapılanlar… Anlatırken bile tüyleri diken diken oluyor insanın.
Oysa Osmanlı gittiği her yere huzur, adalet ve barış götürmüştür. Yabancıların haklarını kendi insanı kadar korumuş, kollamış, malına, mülküne dokunmamış, sosyal yaşamını bozmamıştır.
Batılılara sorsanız, kendilerini medeni, bizleri barbar olarak görürler. Kendilerini böyle göstermek için çektikleri yüz binlerce film vardır.
Güzel bir atasözümüz der ki; “Mızrak çuvalda durmaz.”
Güzel bir özlü sözümüzü daha paylaşayım. “Gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır.”
Saygı ve selamlarımla. -
Filiz hanım, Avrupalıların yaptıkları katliamları anlatırken diğer taraftan, Osmanlınının işgal ettiği topraklarda güllerle karşılaştığını, Osmanlının kıyım yapmadığını iddia etmen gerçekçiliğinden uzak olmuş. Kendi kardeşlerini zindanlarda boğdurup, katlettiren Osmanlı padişahlarının, işgal ettiği topraklardaki (başka din ve ırktaki ve insanlara) hoş görülü davrandıklarına inanman komik olmuş. Her ülke kendi tarihinin kirli sayfalarını saklar. Sanırım siz Cüneyt Arkın filmlerini ve sana tarih diye anlatılan gerçeklerin gizlendiği masalları gerçek sanıyorsun. SAVAŞ VAHŞETTİR IRKLARA GÖRE KATLİAM DEĞİŞMEZ.
-
@FİLİZ HANIM , Demek Osmanlı gittiği yere zulm etmedi, barış ve huzur götürdü ha? Siz de buna inandınız En yakın örnek AYASOFYA adanların 1000 yıllık kiliselerini Fatih İstanbulu aldığı gün camiye çevirmişti. Ne kadar hoşgörülü, ne jadar demokratik (!) Değil mi? Tabi sen yine empati yapamazsın örnek vereyim: Düşmanlar İstanbulu almış olsun ve aynı gün Sultanahmet Camisini kiliseye çevirip ayin yapmış olsunlar. Türkler ve müslümanlar çok mu mutlu olurlardı, Hristiyanlar için onur kırıcı olmasın diye Atatürk tarafından müzeye çevrilen Ayasofyanın tekrar cami yapılması çok mu hoş görülü ve adaletli sence? Baltık ülkelerinden ve özellikle İzlandadan Türk korsanlarca insanların köle olarak getirilip Osmanlı topraklarında satıldığını, bu nedenle Türklerden nefret eden İzlandalıların Türk öldürmek serbesttir yasası çıkardığını bilmiyorsun değil mi? Bırakın Muhteşem Osmanlı masallarına inanmayı artık…
İnsan safarisini film olarak izledik, vahşeti içimiz kaldırmadı, değil mi?
Peki gerçek hayatta oldu mu? Oldu. Hem de pek çok kez. Örnek çok da, aklıma gelen birkaçını yazıvereyim.
1992 – 1995 yılları arasında, 120 bin Müslümanın katledildiğii 2 milyondan fazla insanın ülkesini terk etmek zorunda kaldığı Bosna Savaşı esnasında yaşandı mesela.
Avrupalı zenginler, Birleşmiş Milletler ve Sırp askerlerine büyük paralar ödeyerek, o topraklarda safariler düzenlediler. Ancak bu safarilerde hayvan avlanmıyordu.
Müslüman esirlere ormanlık alana kaçmalarını söylüyorlar, uzaklaşmaları için biraz süre veriyor, sonra da iz süren köpekleriyle peşlerine düşüyor, acımasızca öldürüyorlardı. Öldürdükleri Müslümanların başında fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmiyorlardı.
En yakın insan safarisi Yunanistan’da oldu. Sınırı geçen mültecileri avlamaya çıktı Yunanlılar. Mültecilerin geçiş arazilerinde pusuya yattılar ve pek çok mülteciyi katlettiler. Haberlerde çıktığı için internetten bulunabilir çok rahatlıkla.
Batılılar vahşidir. Avrupa’nın ipten kazıktan kaçmış serserileri Amerika’ya gittiklerinde, karşılarında, o toprakların asıl sahipleri barışçıl ve medeni yerlilerini, yani Kızılderilileri buldu. Tam 20 milyon Kızılderiliyi gözlerini kırpmadan öldürüp mallarına ve arazilerine kondular. Bugün Amerika’da sadece 2 milyon Kızılderili vardır. Yakın zamana kadar bu insanlar tellerle çevrili susuz bölgelerde yaşamaya mahkûm edilmişlerdi.
Avustralya’da da aynı durum oldu. İngilizler kıtaya ayak bastıklarında, kendilerini güler yüzle karşılayan yerli halk Aborjinleri katletmeye başladı. 300 bin Aborjin’in sayısını kısa sürede 45 bine düşürdüler.
Ya Afrikada yapılanlar… Anlatırken bile tüyleri diken diken oluyor insanın.
Oysa Osmanlı gittiği her yere huzur, adalet ve barış götürmüştür. Yabancıların haklarını kendi insanı kadar korumuş, kollamış, malına, mülküne dokunmamış, sosyal yaşamını bozmamıştır.
Batılılara sorsanız, kendilerini medeni, bizleri barbar olarak görürler. Kendilerini böyle göstermek için çektikleri yüz binlerce film vardır.
Güzel bir atasözümüz der ki; “Mızrak çuvalda durmaz.”
Güzel bir özlü sözümüzü daha paylaşayım. “Gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır.”
Saygı ve selamlarımla.
4
1